Bengü Arslan | Çalışma Yaşamında Kadının Yeri…
173
post-template-default,single,single-post,postid-173,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,,wpb-js-composer js-comp-ver-5.5.2,vc_responsive

Çalışma Yaşamında Kadının Yeri…

Çalışma Yaşamında Kadının Yeri…

ÇALIŞMA YAŞAMINDA KADININ YERİ…

computer

DEĞİŞMESİ GEREKEN KALIPYARGILAR…

Son yıllarda Türkiye?de özellikle Avrupa Birliğine uyum politikaları kapsamında, kadının iş yaşamındaki ve toplumsal yaşamdaki konumunun iyileştirilmesi gündemdeki konuların başında gelmektedir. Türkiye?de, özellikle bankacılık ve eğitim sektörlerinde kadının çalışmasına yönelik tutumu değerlendiren birçok çalışma yapılmıştır. Fakat bu çalışmalar arasında spor kurumları yer almamaktadır. Bir toplumsal kurum olarak sporun bir erkek alanı olarak görülmesi, spor kurumlarının toplumsal cinsiyet bakış açısıyla irdelenmesini anlamlı kılmaktadır.

Türkiye?de 1950 yılından itibaren sanayileşme süreci geliştikçe çalışan kadınların oranı da artmıştır. Türkiye?de kadınlar 1950?lerden beri ev dışında ücretli işlerde çalışmaktadırlar. Fakat bu işler; eğitim, sağlık ve sekreterlik pozisyonları gibi toplumsal cinsiyet kalıp yargısının çizildiği başlıca alanlarda yoğunlaşmakta (Özbay, 1995) ve kadınlar genel olarak yönetimle ilgili bilimsel bilgi, sermaye ve teknoloji kontrolünün gerektiği dallardan dışlanmaktadırlar. Kadınlar, yardımcılığa dayanan işler ve rutin işler, sosyal refah, halk sağlığı, bakım ve hizmet işleriyle ilişkilendirilmekte çoğu kez başkalarının aldığı kararları yerine getirmektedirler. Bununla birlikte, kadınlar genellikle düşük gelirli, yükselme şansı sınırlı olan ve ev kadınlığı ile uyuşabilen geleneksel mesleklerde çalışmayı tercih etmektedirler.

Kadınların Ev İçi Sorumluluklarından Dolayı Erkekler Kadar Güvenilir İşçiler Olmadıkları Vurgulanmakta!!

Kadınların vasıfsız işlerde yoğunlaşması çok tutarlı bir biçimde onların eğitim seviyelerinin düşüklüğüyle açıklanmaktadır. Vasıf; bir işi yapanın cinsiyetine bağlı olarak tanımlanan bir ideolojik kategori olmakta ve toplumsal olarak belirlenmektedir. Ayrıca, kadınların ev içi sorumluluklarından dolayı erkekler kadar güvenilir işçiler olmadıkları vurgulanmakla beraber, kadınların işlerini terk etme ve çalışmaya ara verme olasılıkları erkeklere göre de daha yüksek olmaktadır.

Kadınların İş Hayatı Açısından Hala İstenilen Düzeye Ulaşılamamış Olmasındaki Önemli Etkenlerden Birisi, Yapılan Tüm Reformlara Karşın Toplumun Geleneklerin Baskısından Kurtulamamış Olması?

Türk toplumunda kadınların iş hayatı açısından hala istenilen düzeye ulaşılamamış olmasındaki önemli etkenlerden birisi, yapılan tüm reformlara karşın toplumun geleneklerin baskısından kurtulamamış olmasıdır (Kırkpınar, 1998). Fakat tüm bu olumsuz koşullara rağmen, kadınlar için değişen yasal hakların ve eğitim olanaklarının genişlemesi, üniversitelerdeki kız öğrenci sayısını artması ve kentleşme ile ortaya çıkan yeni değerlerin topluma yayılması sonucunda geleneksel toplumsal cinsiyet yapısında bazı değişimlerin olduğu ileri sürülmektedir.

Yüksek kademedeki kadın yönetici sayısına baktığımızda ise çok düşük bir sayı göze çarpmaktadır. Bunun sebebi olarak ise, kadınların yumuşak yüzlü olmaları, iş adamı kalıbının iş hayatına yerleşmiş olması ve çocuk doğurmak- çocuk bakımı gibi faktörlerin kadının kariyerinde ilerlemesinde engel olabildiği bulunmuştur.

Yeni çözüm önerileriyle çalışan kadın sayısı artırılarak ülkemiz daha modern bir toplum olma yolunda bir adım daha atmış olacaktır?

Bu sorunların çözümüne yönelik öneriler geliştirmek ülkemizde zorunlu hale gelmiştir. Bazı sektörlerde, sendikalarda ve de polis teşkilatında kadın çalışmaları uzmanları tarafından toplumsal cinsiyet duyarlılığı eğitimleri verilmektedir. Bu eğitimin verildiği sektörlerin çeşitlendirilmesi ve daha geniş bir alana yayılmasıyla kadınların çalışma yaşamındaki konumu olumlu yönde değişebilir. Yeni çözüm önerileriyle çalışan kadın sayısı artırılarak ülkemiz daha modern bir toplum olma yolunda bir adım daha atmış olacaktır.

No Comments

Leave a Comment